Gİ İçin, Davranış Değişikliği

Gİ İçin, Davranış Değişikliği

Bazen şifreli konuşmayı seviyorum, ama şimdiye kadar hiçbir yazımda, başlığımı “gizemli” yazmamıştım. Bu nedenle, okuyucumu meraklandırmaya devam edeceğim. Geçtiğimiz hafta içinde, hiç tanımadığım bir hanımdan, cep telefonu mesajı aldım. Benim ile bir görüşme talebi olduğunu söyledi. Hayatım boyunca, hiç kimseyi ret etmedim, her  bir kişi benim için özel.. Çünkü, beni değerli buldukları için aramış oluyorlar. Kendisi ile sohbetim sonrası, yazacağım konu başlığı da belli oldu.

Sık sık gündeme taşıdığım bir konu var “Gıda İsrafı=Gİ”

Nedir gıda israfı? İnsanların tüketebileceğinden fazla yiyecek alıp, bu yiyecekleri tüketemeden çöpe atması veya gıda maddelerinin bozulması, yanlış saklama yada üretim süreçlerinde kaybolması anlamına geliyor. Gıda israfı, hem bireysel düzeyde evlerde restoranlarda hem de tarım, perakende ve gıda hizmetleri sektörlerinde oluşuyor. Bu israf, doğal kaynakların gereksiz yere kullanılmasını, çevresel kirlilik ve açlık gibi küresel sorunlarını da artırıyor.

Türkiye’de gıda israfı, oldukça yüksek seviyede.. Yapılan araştırmalara göre,  her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıda israf ediyoruz. Bu dünyada gıda israfı oranlarında üst sıralarda yer almamıza neden oluyor.

Gıda israfının en fazla olduğu alanlar arasında:

1.Evlerde: Ülkemizde gıda israfının önemli bir kısmı evlerde gerçekleşiyor. İnsanlar genellikle ihtiyaçlarından fazla alışveriş yapıyor, ya da gıdaları uygun koşullarda saklamadıkları için bozulmalarına neden oluyorlar

2.Restoranlar ve Yiyecek-İçecek Sektörü: Restoranlar, kafeler ve otellerde de büyük miktarlarda gıda israfı yaşanıyor. Müşterilere sunulan porsiyonların büyük olması, açık büfelerde artan yiyeceklerin çöpe atılması bu israfın başlıca nedenleri arasında..

3.Tarım ve Üretim: Hasat sırasında ve sonrasında, tarım ürünlerinin tarlada kalması, bozulması veya Pazar değerini kaybetmesi gibi nedeniyle yine gıda israfı meydana geliyor. Ayrıca, üretim ve dağıtım süreçlerinde uygun depolama ve taşıma koşullarının sağlanmaması da önemli bir etken

4.Perakende:Marketlerde ve manavlarda da tüketiciye ulaşmadan son kullanma tarihi geçen yada estetik nedenlerle satışa sunulan ürünler de israf ediliyor

Son olarak, Türkiye’de kişi başına yılda ortalama 93 kilogram gıda çöpe atılıyor. Özellikle ekmek israfı dikkat çeken bir sorun. Günde yaklaşık 6 milyon ekmek çöpe atılmakta…

Şimdi gelelim, gizemli başlığımız için, bu bilgiler doğrultusunda neler yapılabilir, ne tür davranış değişiklileri yaratılması konusuna. Bahsetmiş olduğum kişi Bugün YAP Akademi’nin kurucusu. Uzun yıllar, gıda sektöründe “Gıda Güvenliği” Departmanı’nda çalışmış. Sadece gıdanın güvenliği konusunda değil aynı zamanda gıdanın korunması yani israfı konusunda da, derin bir bilgi birikimine sahip olmuş. Emekli olduktan sonra da, bu konuda kendi şirketini kurarak, başarılı bir aplikasyon geliştirerek, sahada bu konularda eğitimler vermeye başlamış.

Her ikimizin konusu birbiri ile uyumlu olunca, konuşmamız çok daha etkin olmaya başladı. Sorunları da daha farklı bir pencereden konuşmaya başladık.

Gıda israfını engellemek için, ciddi bir davranış değişikliği gerekiyor. Bu tüm ev haneleri için, restoranlar, işletmeler kısacası her bir alan için geçerli. Ama her şeyden önce bu alışkanlık evde başlıyor yani aile yaşamında.. Bir çocuk yaşamı boyunca, ailesinden ne gördüyse malum bunu yaşamına taşıyor ve ne yazık ki, bunun doğru olduğunu düşünerek sorgulamadan devam ettiriyor.

Eğer evinde annesi, çöpleri ayrıştırmıyor ise, zaten bu alışkanlığı daha sonra ne restorana gittiğinde dikkat ediyor ne de iş yerinde, öğlen yemeğini yerken yanında bulunan kişileri uyarıyor.

Eğer annesi, yaptığı alışveriş sonrasında, yenilmeyen sebze ve meyveler için her hangi bir şey yapmıyorsa, bunları doğrudan atıyorsa, onun kendi alışveriş alışkanlığında da bir değişim söz konusu olmuyor. Yine ihtiyacından fazla alıyor, onları saklama tekniklerini bilmediği için, çöpe atılmasına neden oluyor.

Alışverişe gittiğinde, parkod okumayı bilmiyorsa, ürünün son kullanım tarihine bakmıyor, üstelik özellikle dondurulmuş bir ürün alıyorsa, alışveriş merkezinden eve kadar geçen sürede ürünün erime miktarını bilmediği için, yeniden dondurucuya koyuyor. Bu erime sırasında, aldığı üründe ne tür bakteriyal değişim olduğunu fark etmeden, çocuğuna yemek yapıyor.

Bu yazdıklarım sadece çocukların, ebeveynlerinden gördüklerinin yaşam yansıması. İyi de bu böyle mi devam edecek. Biz bu kadar önemli bir konuda, “biz böyleyiz, değişemeyiz mi?” diyeceğiz. Gıda güvenliği konusu gerçekte gıdamızı korumak ile ilgili. Yani üretim alanından, sofralarımıza gelinceye kadar onları korumak zorundayız. Ama nasıl? Davranış değişikliği uzun bir zaman alıyor. Ancak, sürekli eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri ile kalıcı sonuçlar elde edilebilir. Haydi bunun üzerinde, beyin fırtınası yapalım hep birlikte:

1.Farkındalık yaratma ve eğitim

Bilgilendirme kampanyaları, okullarda eğitimler, şef ve gıda uzmanlarının katkısı ve yönlendirmedi

2.Planlı alışveriş ve tüketim

Alışveriş listesi oluşturma, porsiyon kontrolü, düzenli stok kontrolü

3.Gıdaları doğru saklama

Doğru depolama teknikleri, dondurma ve konserveleme

4.Artan yiyecekleri değerlendirme

Yaratıcı tarifler, kompost yapma

5.Restoran ve Marketler için çözümler

Küçük porsiyon seçenekleri, indirimli ürün satışları, bağış ve paylaşımlar

6.Yasal ve teşvikler

Gıda bağışı teşvikleri, yasal düzenlemeler

7.Topluluk temelli çözümler

Gıda paylaşım ağları, gıda bankası

Sonuç; basit bir deneme ile başlayalım. Bir hafta içindeki aile içi tüketim miktarınızı belirleyerek işe başlayabilirsiniz. Ne kadarını çöpe atıyorsunuz ve bunlar neler?

İkinci adım, azaltmak için neler yapabilirim listesini çıkartmak. Ama unutmayalım, her gün her saat, kaynaklarımızın azaldığını düşünerek, iklim krizinin getirdiği ürün kalite düşüklüğünü ve verimlilik kayıplarını dikkate alarak,  “gıda israfı ve gıdanın korunması” konusunu, kendinize DERT ETMENİZ gerekiyor. Bunu yapmaya hazır mısınız?

Paylaş:

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp