FARKLILAŞMAK VE FARK YARATMAK

FARKLILAŞMAK VE FARK YARATMAK

FARKLILAŞMAK VE FARK YARATMAK

İlginç bir başlık yazdığımın farkındayım. Gerçi, bunu hayatım boyunca yapan ve önemseyen birisi olarak, benim için bu kavramlar yeni değil. Diğer yandan biliyorum ki, pek çok kişi için, “fark yaratmak” biraz çaba gösterilmesi gereken bir konu. Ne de olsa, “kopye çekmeyi” çok seven bir toplumuz. Bunun nedeni, belki almış olduğumuz eğitim şekli olabilir, belki de fazla araştırma yapmayı sevmeyen bir toplum olmamız olabilir.

Fark Yaratmak, Ne Demektir?

“Fark yaratmak” ifadesi, bir konuda alışılmışın dışında bir etki oluşturmak, dikkat çekici ve olumlu bir değişim sağlamak anlamına gelir. Bu, bir kişinin, bir fikrin ya da bir projenin özgünlüğüyle, yarattığı değerle ya da sağladığı katkıyla öne çıkması demektir. Bir projede fark yaratmak isteniyorsa, izlenmesi gereken bazı yollar vardır. Ancak öncelikli olarak “ihtiyacı” doğru belirlemek gerekiyor. Yani yapılacak projede, çözüm olarak sunulan sorunun “gerçekçi” ve “ne kadar ihtiyaç duyulduğunun” net anlatılması gerekiyor.

Özgün olmak, farklılığı göstereceğimiz en önemli nokta. Çünkü, kendi düşüncelerimizi ve bakış açımızı böylelikle farklılaştırabiliriz. Aynı soruna çözüm bulanlardan, nasıl farklılık göstereceğimizi, hangi araçları ve dili kullanacağımızı, çekinmeden sunabilmeliyiz. Bu çok zor değil mi? Çünkü, daha detaylı düşünmek demek, daha fazla araştırmak demek. Bu da tembel olmamayı, çok okumayı ve dünyayı takip etmeyi gerektiriyor.

Her ne sunuyorsak sunalım, insanlığa, topluma, çevreye pozitif bir katkı sunmak ve “sosyal etki” yaratmak zorundayız. Örneğin, kadınları güçlendiren, gençleri kapsayan, çevreye duyarlı projeler günümüzün hem ülke hem de dünya sorunlarının gündeminde. Bu nedenle, “katılımcılık” ve “sahiplenmek” gerekiyor. Bu da; fark yaratmak için, büyük bir fırsat.

Masallar ve hikayeler ne kadar güzel ise, projenin de hikayesi olmak zorunda. Yapılan işin, başkalarına “ilham vermesi” gerekiyor. İnsanlar duygusal bağ kurabildikleri işlere her zaman daha fazla değer veriyor.

Bir Projem Var, Ve Fark Yaratmak İstiyorum !

İnterreg Akdeniz Havzasını kapsayan bir çağrı var. Bu projenin teslim tarihi Mayıs ayında olacak. Proje ekibi olarak, İtalya-İspanya-Tunus- Ürdün’den paydaşlarımızı bulduk. Harıl harıl projeyi yazmaya başladık. Su kıtlığı ve gelecekte iklim krizi nedeniyle, yağmurların azalması ve hatalı sulama yöntemleri nedeniyle, ciddi sorunlar ile karşılaşacağımız bilinen bir gerçek. Tüm Akdeniz havzası için bu konu, “ortak bir sorun”. Ege Bölgesi’nde yaşayınca, “narenciye” olmazsa olmaz dedik ve Gümüldür Bölgesi’ni seçerek, başladık proje senaryosunu yazmaya. Gümüldür mandalinası hem yerel kimlik açısından hem de sürdürülebilirlik temasıyla entegre edilebilir nitelikte. Ama fark yaratmak, herkesin sunduğu önerilerden farklılaştırmak gerekiyor. Düşünmeye başladık. Nasıl bunu başarabiliriz diye… Bu önerileri sizlerle paylaşmak istedim:

Su ve karbon Bilinçli Etiket sistemi (Akıllı Etiketleme); projeye yönelik “sürdürülebilir mandalina Etiketi”. İyi de bunu nasıl yapacağız? Ürünün üretim süresince ne kadar su tüketildiğini, karbon ayakizinin ne kadar olduğunu, ve hangi sürdürülebilir uygulamaların benimsendiğini (örneğin damla sulama, doğal gübre, yerel tohum) gösterebileceğimiz QR Kod ile desteklediğimiz, ve tüketici ile çiftçinin birbirleri arasında oluşturabileceğimiz bir bağ kuracağımız, hikaye yaratabiliriz.

Gümüldür’de harika bir “Gümöz Kadın Kooperatifi” var. Müthiş başarılı çalışmalar yapıyorlar. Bir kooperatifin, kapasitesini geliştirmek ve bu ürünü onlar aracılığı ile pazarlanmasını sağlatmak, fark yaratmak için, bir fırsat. Kadınlara yönelik “su yönetimi, toprağın organik yapısı, doğal haşere kontrolü” gibi eğitim modülleri oluşturularak, diğer bölge çiftçilerine de örnek teşkil edecek “pilot uygulama bahçeleri” yapabiliriz diye düşündük.

Gümüldür’ün turistik karakterini de avantaja dönüştürmek mümkün. Gelen ziyaretçilere sürdürülebilir tarım deneyimleri yaşattıran turlar düzenlenebilir. Ayrıca, mandalina hasat günlerinde, doğa yürüyüşleri “yerel çiftçinin ürününü öğren” etkinlikleri düzenlenebilir. Bu aynı zamanda ürünün marka değerini yükseltebilir, aynı zamanda kırsaldaki üreticiye ek gelir sağlar.

Gençlerin, tarıma bakış açısını artırmak zorundayız. Bu nedenle, lise ve üniversite öğrencileri ile birlikte su tüketimini izleyen sensör sistemleri (ya da cep telefonu uygulamalarıyla veri toplayan bir sistem) geliştirilebilir. Bu, gençleri sürece dahil eder, teknolojiye açık bir yön yaratır ve AB projelerinde de çok değerli görülebilir.

Belki son olarak da, bölge için “Su Dostu tarım Rehberi” oluşturulabilir. Bu proje çıktısı olarak da çevredeki tüm çiftlerin kullanabileceği bir kaynak olur. Bu rehber içinde; su tasarrufu sağlayan yöntemler, iklim değişikliğine dayanıklı tarım teknikleri, mandalina özeline uygun iyi uygulamalar” hem yaygın bir etki sağlar hem de projenin uzun vadeli kullanılabilirliğini artırır.

Kısacası; fark yaratmak için, sahayı iyi tanımak, ortak sorunu iyi tanımlamak, ve çözüm önerilerinde bilinen değil de, daha zorlayıcı, daha kapsayıcı, daha paydaşlığa yönelik çözümler getirmeyi öğrenmek ve uygulamak zorundayız.

Paylaş:

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp